19 Ocak 2015 Pazartesi

ATTİLA İLHAN

ATTİLA İLHAN

ATİLLA İLHAN

NAZIM HİKMET RAN


NAZIM HİKMET RAN


NAZIM HİKMET RAN


NAZIM HİKMET RAN


ORHAN VELİ KANIK


ORHAN VELİ KANIK


ÖZDEMİR ASAF

 
 
 
       AKIL GÖZÜ

ÖZDEMİR ASAF


SEZAİ KARAKOÇ


YAHYA KEMAL BEYATLI


EDİP CANSEVER


EDİP CANSEVER



CEMAL SÜREYA



CEMAL SÜREYA


CEMAL SÜREYA


CAN YÜCEL


CAN YÜCEL

AKDENİZ YARAŞIYOR SANA
  
Akdeniz yaraşıyor sana 
       Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun 
       Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında 
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü 
Köpekler havlıyor uzaktan 
Demin çocuk ağladı 
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine 
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir 
Denizi tokmaklıyor balıkçılar 
      Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak 
      O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği 
Hayatta yattık dün gece 
Üstümüzde meltem 
Kekik kokuyor ellerim hala 
Senle yatmadım sanki 
Dağları dolaştım 
Ben senden öğrendim deniz yazmayı 
Elimden düşmüyor mavi kalem 
Bir tirandil çıkar gibi sefere 
Okula gidiyor öğretmenim 
Ben de ardından açılıyorum 
Bir poyraz çizip deftere 
Bir ada var sırf ebabil 
Dönüyor dönüyor başımda 
Senle yaşadığım günler 
Gümüş bir çevre oldu ömrüm 
Değince güneşine 
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını 
Gözlerim kamaşınca senden 
Ölüm belki sularından kaçırdığım 
O loş suda yıkanmaktır 
Durdukça yosundan yeşil 
Kulaç attıkça mavi 
Ben düzde sanırdım yıkıntım 
Örenim alkolik asarım 
Mutun doruğundaymışım meğer 
Senle çıkınca anladım 
Eski Yunan atları var hani 
Yeleleri bükümlü 
Gün inerken de öyle 
Ağaçtan izdüşümleriyle 
Yürüyor Balan tepeleri 
Yürüyor bölük bölük can 
Toplu bir güzelliğe doğru 
Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdenize  
  

Can YÜCEL 

4 Ocak 2015 Pazar

ŞİİR ÇEŞİTLERİ

PASTORAL ŞİİR

Pastoral şiir doğa güzelliklerini anlatan şiirlerdir. Kır, çoban hayatını, tabiat güzelliklerini tanıtıp sevdirmek gayesini taşıyan edebî eserlerdir. Doğaya karşı bir sevgi, bir imrenme söz konusudur. Bu söz için Türk Dil Kurumu çobanlama karşılığı önermektedir.
Şiir, roman, hikâye, tiyatro, mektup, makale, seyahat; fıkra; hayrat; sohbet gibi edebî türlerin hepsi pastoral bir görüşle yazılabilir. Batıda, pastoral şiirlerden doğrudan doğruya tabiat manzaralarını canlandıran idil; karşılıklı konuşma tarzında yazılan pastoral manzumelere eglog denilir. Yunan edebiyatından Theokritos (MÖ III. yüzyıl), Lâtin edebiyatından Vergilius (MÖ 70 - 19) en büyük pastoral şiir örneklerini veren şairlerdir.Türk edebiyatında ilk pastoral şiir Abdülhak Hamit Tarhan'ın 1878 yılında yazdığı Sahra adlı eseridir.

Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce.
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın.
Cahit KÜLEBİ


LİRİK ŞİİR

Lirik şiir duyguların coşkun bir dille anlatıldığı edebiyat eserlerinin genel adıdır.Eski Yunan edebiyatında ozanlar şiirlerini lir denen telli bir sazla söyledikleri için, bu türlü şiirlere lirik denmiştir. Türk edebiyatında da âşık, ya da saz şairi adı verilen halk ozanları şiirlerini hâlâ sazla söylemektedirler. Lirik şiirde toplumsal mutluluk ya da felâketlerden duyulan sevinç ya da acı gibi ortak duygular; ya da aşk, ayrılık, özlem, ölüm acısı, vb. gibi bireysel duygular anlatılır. Lirik şiir dünya edebiyatında en çok işlenen ve sevilen şiir türüdür. Türk edebiyatımızda halk âşıklarının (veya halk şairlerinin) söylediği şiirlerin çoğu liriktir. Batı edebiyatında Rönesans devri ozanlarının (Petrarca, Ronsard, vb.); daha sonra da, ilke olarak içe dönüklüğü benimseyen romantik ozanların (Lamartine, Hugo, Musset, vb.) duygusal ve öznel bir nitelik gösteren şiirleri bu türün başarılı örnekleridir. Lirik şiir, Türk edebiyatında da en çok kullanılan şiir türlerinden biri olmuş; Divan edebiyatında (Fuzuli, Nedim, vb.), Halk tasavvuf edebiyatında (Yunus Emre, vb.), din-dışı Halk edebiyatında (Karacaoğlan, vb.) ve yeni edebiyatta (Yahya Kemal, vb.) bu alanda büyük ozanlar yetişmiştir. Bu türe örnek olarak; Fuzûli'nin "Su" kasidesi, Yahya Kemal Beyatlı'nın "Hayal Şehir" ve Mehmet Âkif Ersoy'un "Bülbül" isimli şiirleri verilebilir.

Yeni mektup aldım gül yüzlü yârdan
Gözletme yolları gel deyi yazmış
Sivralan Köyü’nden bizim diyârdan
Dağlar mor menevşe gül deyi yazmış
Aşık VEYSEL


DİDAKTİK ŞİİR

Didaktik Şiir belli bir düşünceyi aşılamak veya belli bir konuda öğüt, bilgi vermek, bir ahlak dersi çıkarmak amacıyla öğretici nitelikte yazılan, duygu yönü az olan şiir türüdür. Kısaca öğretici şiirdir. Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig, Aşık Paşa’nın Garibname, Nabi’nin Hayriye bu türün ünlü örnekleridir. Tanzimat’tan sonraki Türk Edebiyatında Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend; Tevfik Fikret’in Haluk'un Defteri ve Şermin; Mehmet Akif’in Süleymaniye Kürsüsünde, Asım adlı eserleri de bu tarzda yazılmış ünlü eserler. Fabl türündeki eserler de örnek olarak gösterilebilir.

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır
Yunus EMRE


SATİRİK ŞİİR

Satirik şiir eleştirici bir anlatımı olan şiirlerdir. Bir kişi, olay veya durum iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilir. Bunlarda Didaktik şiir özellikleri de görüldüğünden, Didaktik şiirler içinde de incelenebilir. Ancak açık bir eleştiri olduğundan ayrı bir sınıfa alınması daha doğrudur.
Bu tür şiirlere Divan Edebiyatında Hiciv, Halk Edebiyatında Taşlama, Yeni Edebiyatımızda ise yergi adı verilir.
Edebiyatımızda Nef'i, Seyrani, Ziya Paşa, Neyzen Tevfik, Orhan Veli Kanık bu tür şiir örnekleri vermişlerdir.

Bir arzuhal yazsan makama varsan
Ağlasan derdini davanı sorsan
Ağır hasta olsan hekime varsan
Yarana bir ilaç sürmez parasız.
Yahya Kemal BEYATLI

EPİK ŞİİR


Kahramanlık ve yiğitlik konularını işleyen şiir türüdür. Epik şiirde olağanüstü olaylar ve kahramanlıklar dikkat çekici özelliklerdir.
Divan edebiyatında kasideler, Halk edebiyatında koçaklama, destan, varsağı türleri de epik özellik gösterir.
Edebiyatımızın büyük şairlerinden Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın Üç Şehitler Destanı bu türe örnek sayılabilir.

Köroğlu’yum medhim merde yeğine
Koç yiğit değişmez cengi düğüne
Sere serpe gider düşman önüne
Ölümü karşılar meydan içinde
Köroğlu


ŞİİR

       Şiir; dilin anlam, ses ve ritim ögelerini belli düzen içinde kullanarak; bir olayı ya da bir duygusal ve düşünsel deneyimi yoğunlaşmış ve sıradanlıktan uzaklaşmış bir biçimde ifade etme sanatıdır.
Şiirin tanımı için çeşitli sanat anlayışlarına göre farklı yaklaşımlar yapılmış, hatta şiirin tanımlanamayacağı da öne sürülmüştür.Şiir genellikle 4'lüklerden oluşur.Bu dörtlüklere kıta (mısra) denir.                                                                                                                                                              
Türkçede karşılığı koşuk, yır, özün gibi sözcükler önerilmişse de hiçbiri yaygınlık kazanamamıştır. Günümüzde koşuk, nazım karşılığı olarak kullanılmaktaysa da nazım ve şiiri birbirine karıştırmamak gerekir. Birincisi yalnızca bir anlatım yoludur. Geçmişte şiirin uyak, ölçü, nazım biçimleri gibi biçimsel özelliklerden ayrı düşünülmemesi sebebiyle şiirle nazım eşanlamlı sayılmışsa da günümüzde bu düşünce aşılmışsa da edebiyat'ın şiirle birlikte başladığı düşüncesinde fikir birliği oluşmuştur.
Yahya Kemal Beyatlı şiiri "Bildiğimiz musikiden farklı bir musiki" olarak tanımlarken, Cahit Sıtkı Tarancı'ya göre şiir "Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatıdır" Ahmet Haşim şiiri "Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan" olarak tanımlar. Necip Fazıl Kısakürek ise şiir için "Mutlak hakikati arama işidir" der.